İstanbul Kartal’da 21 Kişinin Hayatını Kaybettiği, 14 Kişinin Yaralı Kurtarıldığı Yeşilyurt Apartmanı’nın Çökmesine İlişkin Soruşturma Kapsamında Bilirkişi Raporu Hazırlandı

earthquake-1665897_1920.jpg

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Kartal Orhantepe Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokak’ta bulunan Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, bilirkişilerden istenen kapsamlı rapor savcılık dosyasına girdi. Bilirkişi raporunda, ruhsat eki onaylı projede binanın “bodrum + zemin + 5 normal kat” olmak üzere toplam 7 kat olarak hesaplanan taşıyıcı sisteme, kaçak olarak 2 kat ilavesiyle toplam 9 katın yükünün taşıtıldığı aktarıldı. Binanın inşaatının projeye aykırı yapıldığı belirtilen raporda, ruhsat eki onaylı projedeki bina ölçülerine uyulmayarak binanın eninin 1,10 metre, boyunun da 2,55 metre daha büyük yapıldığının belirlendiği kaydedildi. Raporda, binanın her katının da 41 metrekare büyütüldüğünün tespit edildiği, bu durumun da kolon ve kiriş açıklıklarının artmasına ve taşıyıcı sisteme daha büyük yük gelmesine sebep olduğu belirtildi. Tüm bu sebeplerin birbirlerini tetiklediği vurgulanan raporda, binanın, “taşıyıcı sisteme öngörülenin üzerinde gelen aşırı yük ve projede öngörülen taşınabilir yük sınırının aşılması sebebiyle taşıyıcı yapı elemanlarının özelliklerini kaybetmesi sonucu çöktüğü” kaydedildi. Raporda, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden istenen 1995 yılında çekilen hava fotoğraflarına göre binanın bitirildiği dönemde son 2 katın kaçak olarak tamamlandığı ve çatının kapatıldığının tespit edildiği belirtildi. İnşaatta kullanılan beton kalitesinin TSE standartlarına uygun olmadığı kaydedilen raporda, beton kalitesinin düşük olduğu ve inşaatta deniz kumunun kullanıldığı tespiti yapıldı. Raporda, bu kapsamda binanın projesini oluşturan Suzan Çayır ve inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu’nun binanın çökmesinde asli kusurlu olduğu, inşaat teknikeri Arzu Keleş Baran’ın tali kusurlu, proje ve inşaat mühendisi Osman Mısırlıoğlu’nun ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildi.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 5 Yıl İçinde 1,5 Milyon Konutun Dönüşeceğini Söyledi

prague-wenceslas-square-architecture-tourism-facade-capital-1444463-pxhere.com.jpg

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Denizli’de meydana gelen depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Kurum, kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti. Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre; kentsel dönüşüm sürecinin hızlanacağını söyleyen Bakan Kurum, “Depremler, kentsel dönüşümün ülkemiz için en önemli gerçeği olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu depremlerden bugüne kadar 82 bin canımızı kaybettik. Topraklarımızın yüzde 66’sı maalesef deprem bölgelerinde yaşıyor. Bizim yerel yönetimlerle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak önceliğimiz 81 ilde tüm riskli alanlarda bu kentsel dönüşüm sürecini hızlı ve kararlı bir şekilde işletmek.” diye konuştu. Yılda 300 bin konut olmak üzere önümüzdeki 5 yıl içinde 1,5 milyon konutun deprem riski altındaki vatandaşları kurtarmak istediklerini kaydeden Kurum, “Denizli Acıpayam’daki kardeşlerimize vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Topraklarımızın Yüzde 66’sı Deprem Bölgesi Dedi

writing-country-pattern-map-globe-world-677493-pxhere.com.jpg

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bakanlık olarak önceliklerinin kentsel dönüşüm olduğunu belirterek, “Tüm ülkede baktığımızda topraklarımızın yüzde 66’sı deprem bölgesi. Nüfusumuzun da yüzde 70’e yakını deprem bölgesinde yaşıyor. Bugüne kadar 82 bin canımızı kaybettik. Bu acıları tekrar yaşamamak için kentsel dönüşümü süratli bir şekilde yapmamız gerekiyor” dedi.

2012’de Çıkarılan Kentsel Dönüşüm Yasası Kapsamında İstanbul’da 66 Bin Binanın Risk Tespiti Yapılırken, 325 Bin Hane Halkı da Evlerini Kentsel Dönüşüme Dahil Etti

london-2091239_1920.jpg

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen, İstanbul’daki kentsel dönüşümle ilgili Anadolu Ajansı’ndan Hanife Sevinç’in sorularını yanıtladı. 2012’de yürürlüğe giren Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’la kentsel dönüşüm kapsamında riskli yapıların tanımı yapılarak bunların tespitinin nasıl olacağının belirlendiğini, bunun için de binin üzerinde kuruluşa lisans verildiğini söyledi. Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren İstanbul’da yaklaşık 66 bin binanın risk yapı tespitinin tamamlandığını ifade eden Gürgen, şunları söyledi; “Bunun içinde 325 bine yakın bağımsız bölüm var. 2012’den bu yana 325 bin hane halkı kendi binasını dönüştürmek üzere lisanslı kuruluşlara müracaat edip tespitlerini yaptırdı ve bu binalar şu anda yıkım süreci içerisinde. 325 bin aslında normal ölçekte büyük bir rakam. Yaklaşık 1 milyon 250 bin nüfusa karşılık gelebilecek bir rakam. Anadolu kenti büyüklüğündeki bir yerin İstanbul’da bu kanun çerçevesinde kendi kendine dönüştüğünü görebiliyoruz. İstanbul’daki nüfusu, bina sayısı ve yapı stokunu düşündüğümüzde aslında daha katedecek çok yolumuz var. Genel olarak baktığımızda İstanbul’un yüzde 10’a yakınının kentsel dönüşüme girdiğini görüyoruz. Sadece 2012’den bu yana dönüşüm projeleri yok. Belediye kanunları, imar planlarıyla da birçok dönüşüm projesi var. Hem belediyeler eliyle hem bakanlık marifetiyle hem de vatandaşın kendisinin teşviklerle dönüştürdüğü projelerle biz daha işin başındayız. Yüzde 20’lerdeyiz desek abartı olmaz. Daha da hızlandırmamız gerekiyor.” Vedad Gürgen, en son Kartal’da yaşanan olayla binaların güçlü olmadığının görüldüğünü belirterek, binaların yıpranması, demirlerin korozyona uğraması, yapım tekniklerinin yetersiz kalması ve uygun yapılmaması ile yalıtım açısından korunmamasının ciddi bir risk unsuru olduğunu söyledi. Gürgen, bireysel dönüşümlerin yanında belediyelerle ortak yürütülen çalışmalarla kentsel dönüşüm projelerinin yapıldığını belirtti. Gürgen, “Hızlı bir dönüşüm süreci içerisindeyiz ama yeterli değil. Bunu daha da hızlandırmak istiyoruz. Bir an önce Türkiye’de özellikle İstanbul’da bu dönüşüm sürecini tamamlamak, insanları afet risklerinden uzak tutmak istiyoruz.” dedi. İstanbul’da kentsel dönüşümün yapıldığı ilçelerin başında Eyüpsultan’ın öne çıktığını, yine Kartal’da, Pendik’te de yoğun olarak çalışmalar gerçekleştirildiğini, Küçükçekmece’de de bireysel kentsel dönüşümün çok fazla olduğunu anlatan Gürgen, her ilçede dönüşüm projelerinin devam ettiğini vurguladı. Gürgen, Kartal’daki acı olayların tekrar yaşamaması için bu tür binalardan kurtulmak gerektiğini söyledi. Gürgen, vatandaşlara şu önerilerde bulundu: “Şu anda insanların ekonomik kaygıların ötesinde, evlerinin, binalarının sağlamlığı, kendilerinin ve çocuklarının can güvenliğini düşünmeleri gereken bir zamandayız. ‘Bizim dairemiz küçülüyor, borçlanmak zorunda kalıyoruz, imar artışı bekliyoruz, bu yüzden dönüşüme girmiyoruz.’ diyenleri tekrar tekrar uyarıyoruz. Ekonomik külfete katlanmak gerekecekse ne olur herkes katlansın. Şu anda bakanlıkça destekli kira yardımı var. Kendi dönüşümünü yapanlara faiz destekli kredi kullandırtabiliyoruz. Harçlardan, döner sermaye ve noter ücretlerinden muaf oluyorlar. Bu teşviklerden de yararlanarak gerekiyorsa bedeline de katlanmak suretiyle binalarını kentsel dönüşüme soksunlar. Herkes oturup metrekare hesabı yapıyor. Artık bu metrekare hesaplarını bir tarafa koysunlar. ‘İçinde yaşadığım ev 125 metrekare, müteahhit geldi bana 110 metrekare verdi’ diyerek dönüştürmeyenler var. Metrekare hesabından, TL hesabından uzaklaşıp gerçekten can güvenliğimiz için bu dönüşümü bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz.” Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen, daha önce Konya’da ve Diyarbakır’da yaşandığı gibi Kartal’daki binanın, bir deprem ya da sarsıntı olmadan kendi kendine yıkıldığını söyledi. Gürgen, kendi yükünü taşıyamayacak durumda olan binaları, en iyi içinde oturanların bileceğini söyledi. Gürgen, “Evinin hangi koşullarda olduğunu, kullanımlardan zarar görüp görmediğini, binasının çürüyüp çürümediğini en iyi kendileri bilir. Şüpheli olanlar, ne olur kontrol ettirsin. Bir an önce risk yapı tespitini yapıp dönüşümü gerçekleştirsinler.” şeklinde konuştu.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Çanakkale’de Meydana Gelen Depremi Önceden Tahmin Eden Deprem Kâhini Frank Hoogerbeets, İddiasını Sürdürerek Türkiye’de de 8 Şiddetinde Deprem Olacağını İddia Etti

earthquake-1665887_1920.jpg

İAÜ, AFAM ve İAÜ Kariyer Merkezi tarafından Mühendislik Fakültesi’nde eğitim alan inşaat mühendisi adaylarına depremle ilgili bilinç kazandırma amacıyla gerçekleştirilen panelde Türkiye’de beklenen olası depremler ve buna karşı alınabilecek önlemler ile dayanıklı yapı oluşturma konuları masaya yatırıldı. 1-7 Mart Deprem Haftası etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen panelde İAÜ AFAM Proje Koordinatörü Serhat Yılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşmacı olarak İnşaat Yüksek Mühendisleri Birol Doyranlı ve Seyit İsmail Ulusoy, İnşaat Mühendisi Halil Ekinci’den başka, Japon Deprem Uzmanı, Yüksek Mimar ve İnşaat Yüksek Mühendisi Yoshinori Moriwaki yer aldı. DHA’da yer alan habere göre Türkiye’de Japon inşaat yapım teknolojilerinin uygulanarak depreme dayanıklı yapılar oluşturulması üzerine konuşan Yüksek İnşaat Mühendisi Birol Doyranlı, ön üretimli betonarme sistemlerle yapılan binaların daha ekonomik, daha hızlı, depreme karşı daha dayanıklı ve kaliteli olduğunu söyledi. Van’da ön üretim sistemiyle oluşturdukları 8 katlı, alt germeli bir bina yaptıklarını ve maddi manevi çok büyük hasarlara yol açan Van depreminden, bu binanın hasar bile almadığını vurgulayan Doyranlı, “Ön üretim sistemi ekonomik, inşaat hızı yüksek, üretim ve montaj yöntemi kolay, dayanıklı ve her şeyden önemlisi kaliteli. Depremden sonra yıkılmayan ve hasar görmeyen binamızı görenler birçok talepte bulundu. Bizler de çok sayıda ev ve okul yaptık” dedi. Çanakkale’de meydana gelen depremi önceden tahmin eden deprem kâhiniFrank Hoogerbeets, iddiasını sürdürerek Türkiye’de de 8 şiddetinde deprem olacağını ekledi. Panelist AFAM Koordinatörü Serhat Yılmaz konuyla ilgili görüşlerini şöyle belirtti: “Türkiye deprem gerçeği ile iç içe yaşayan bir ülke. Bunu tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Zaten deprem ülkemize her seferinde acı bir deneyim yaşattı. Bu iddialar sürekli yapılıyor ve artık önemsemiyoruz. Bizler artık depreme karşı nasıl önlemler alacağımızı, yapıların nasıl olması gerektiğini tartışarak bugün burada yaptığımız gibi inşaat mühendisi adaylarımızı bilinçlendirip farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.”

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Kartal’da Çöken Binanın Yakınında Bulunan Riskli Binalardan Ünal Apartmanı’nın Yıkımına Başlandı

earthquake-1790914_1920.jpg

Kartal’da çöken 8 katlı Yeşilyurt apartmanının yanında bulunan ve riskli olduğu gerekçesiyle yıkımına karar verilen apartmanlardan olan Ünal Apartmanı’nın da yıkımına başlandı. DHA’da yer alan habere göre; aynı caddede bulunan ve kısa süre önce boşaltılan binalardan Ünal apartmanı iş makinasıyla yıkılıyor. Hakkında yıkım kararı verilen 8 binadan olan Ünal apartmanında yıkım çalışmaları havadan da görüntülendi.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Riskli bina tespiti nasıl yapılır?

construction-1635090_1920.jpg

Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan veya yıkılma, ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıya riskli bina deniyor. Kat malikleri yapılarını, Bakanlığa, belediyelere, il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir ilçe belediyelerine veya Bakanlıkça lisanslandırılacak, kurum ve kuruluşlara riskli yapı tespiti yapılması için başvuruda bulunabiliyor. Riskli bina tespitinin yapılabilmesi için herhangi bir çoğunluk şartı bulunmuyor. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında yer alan hükümlere göre riski yapı tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Riski binaların tespit edilmesi halinde Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebiliyor. Vatandaşların riskli binalar hakkında merak ettikleri bir çok husus bulunuyor. Ruhsatsız binalar riskli ilan edilir mi? Metruk binalar riskli bina kapsamında değerlendirilir mi? İşte, riskli binalar hakkında tüm merak edilenler…

1-) Ruhsatsız binaların 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün müdür?

Herhangi bir bina için 6306 sayılı Kanun kapsamında risk tespiti yapılabilmesi ve Kanun kapsamındaki haklardan yararlanılabilmesi için, binanın ruhsatlı olması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.

2-) Metruk ve Natamam yapıların 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün müdür?

Uygulama Yönetmeliği MADDE 7 – (1) (Değişik:RG-25/7/2014-29071) : ¨…Riskli Yapı Tespiti; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan yapılar ile hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar hakkında yapılır. İnşaat halinde olup ikamet edilmeyen yapılar ile metruk olması veya bir kısmının yıkılması sebepleriyle yapı bütünlüğü bozulmuş olan yapılar riskli yapı tespitine konu edilmez.¨

3-) Kamu binalarının 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli olarak tespit edilmesi mümkün müdür?

6306 sayılı Kanun kapsamında kamu binalarına da risk tespiti yapılması ve yapının riskli çıkması halinde ilgili tapuya risk şerhi düşülmesi ve akabinde ilgili mevzuatı çerçevesinde yıkılması mümkün olup, söz konusu binaların lojman türü yapılar olması halinde lojmanda oturan kiracıların Kanun kapsamındaki yardım ve desteklerden yararlanması mümkündür.

4-) Bir parselde birden fazla yapı bulunması ve bu yapılardan bir kısmının riskli yapı olarak tespit edilmiş olması halinde, risk tespiti yaptırılmayan diğer yapılar Kanun kapsamında yıktırılabilir mi?

İlgili tapu müdürlüğünce, parsel üzerinde bulunan bütün yapılar için değil, sadece riskli olarak tespit edilen yapılar için tapu kütüğüne ‘riskli yapıdır’ belirtmesi işlenir. Tapuda bağımsız bölümlerin belli olmadığı bu gibi durumlarda, fiilen arsa üzerinde mevcut olan yapıların riskli yapı tespitinin bu yapıların maliklerince yaptırılması gerekmektedir. Yani, arsa paylı tapunun söz konusu olduğu hallerde arsa hissedarlarından herhangi birinin arsa üzerinde bulunan yapıların tamamının riskli yapı tespitini yaptırarak yıktırması söz konusu değildir.

5-) Riskli olarak tespit edilen yapıların yıktırılması yerine güçlendirilmesi tercih edilebilir mi?

Riskli yapının yıktırılması yerine güçlendirilmesinin istenilmesi durumunda, riskli yapının yıktırılması için maliklere verilen süreler içerisinde; maliklerce, güçlendirmenin teknik olarak mümkün olduğunun tespit ettirilmesi, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şekilde (4/5 çoğunluk ile) güçlendirme kararı alınması, güçlendirme projesinin hazırlatılması ve imar mevzuatı çerçevesinde ruhsat alınması gerekir. Ayrıca, yapılacak güçlendirmenin mahiyetine göre ruhsatı veren idare tarafından belirlenecek süre içerisinde güçlendirme işi tamamlandıktan sonra, tapu kaydındaki riskli yapı belirtmesinin kaldırılması için ilgili Müdürlüğe başvurulması gerekmektedir.

6-) Deprem sonrası orta hasarlı olarak tespit edilerek yıkılan bir binanın 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi ve haklarından yararlanması mümkün müdür?

Herhangi bir binanın 6306 sayılı Kanun kapsamındaki haklardan yararlanabilmesi için, yıkılmadan önce bu Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olması gerekmektedir. 6306 sayılı Kanun kapsamı dışında herhangi bir sebeple hasarlı olduğu tespit edilerek yıkılan bir binanın bu Kanun kapsamındaki haklardan yararlanması söz konusu değildir.

7-) 7269 sayılı Afet Kanunu kapsamında verilen haklardan yararlanan bir vatandaş, aynı bina için 6306 sayılı Kanun kapsamındaki haklardan yararlanabilir mi?

6306 sayılı Kanun’da; 7269 sayılı Kanun kapsamındaki haklardan faydalananların 6306 sayılı Kanun’dan faydalanmasına engel bir hüküm bulunmamakta olup, herhangi bir binanın 6306 sayılı Kanun kapsamındaki haklardan yararlanabilmesi için, yıkılmadan önce bu Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olması yeterlidir.

😎 6306 sayılı Kanun kapsamında “riskli yapı” olarak tespit edilen “tescilli yapılar” hakkında nasıl bir uygulama yapılmaktadır?

6306 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan; “2863 sayılı Kanun ve 5366 sayılı Kanun kapsamındaki alanlarda uygulamada bulunulması hâlinde alanın sit statüsü de gözetilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görüşü alınır.” hükmüne istinaden, riskli olarak tespit edilen ve itiraz süreci de tamamlanarak riskli olduğu kesinleşen 2863 sayılı Kanun kapsamındaki yapılar hakkında ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun görüşünün alınması ve bu kurulun alacağı karara göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

9-) Bina ile üzerinde bulunduğu arsa farklı kişilere ait ise, bu bina için 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı tespitine müracaat hakkı kime aittir?

Arsa üzerinde yer alan yapının arsa malikleri dışında, tapu kaydındaki muhdesat bilgileri kısmında lehine şerh konulmuş bir başka kişiye ait olması halinde, riskli yapı tespitinin lehine şerh bulunan kişi tarafından yaptırılması gerekmektedir.

10-) 6306 sayılı Kanun kapsamında tespit edilen riskli bir yapı yıkıldıktan sonra, yerine yapılacak olan yeni yapının mevcut parsel dışında başka bir parsele yapılması ve Kanun kapsamındaki imkânlardan yararlanılması mümkün mü?

Zeminden kaynaklanan sebeplerle veya herhangi bir afet riskinden dolayı veyahutta mevzuata göre yapılaşma hakkının olmaması hallerinde; riskli yapıların yerine yapılacak yeni yapıların, bulunduğu parseller dışındaki başka parseller üzerine yapılması ve Kanun kapsamındaki hak ve desteklerden yararlanılması mümkündür. Bu durumda, belirtilen sebebe göre; zemin etüt raporunun veya imar planının veyahutta ilgili idareden alınacak yazı vb. belgelerin istenilerek, söz konusu talebin uygun olduğuna dair yazının verilmesi gerekmektedir.

11-) Malikler tarafından 6306 sayılı Kanun kapsamında “riskli yapı tespit işlemi”ne, “yıkım kararı”na karşı yürütmenin durdurulması ve iptali talebiyle dava açılması halinde süreç nasıl işleyecek?

Riskli olarak tespit edilen bir yapı ile ilgili olarak açılmış herhangi bir dava bulunması durumunda; bu davalarda verilmiş yürütmenin durdurulması veya iptali kararı verilmediği sürece, sadece dava açılmış olması idarece yapılan işlemlerin yürütülmesine engel teşkil etmeyecek.

12-) 6306 sayılı Kanun kapsamında yürütülecek itiraz, yıkım vb. süreçlerin hak sahiplerine tebellüğ edildiği tarihten mi yoksa tapu müdürlükleri tarafından tebligatın postaya verildiği tarih üzerinden mi başlatılacak?

Tebligat tarihi olarak tebligatın postaya verildiği tarih değil, Tebligat Kanunu kapsamında tebellüğ edildiği tarih esas alınmakta olup, tüm tebligatların tamamlanmasından itibaren 15 gün içerisinde ilgili Müdürlüğe ulaşan ve yapı malikince veya kanunî temsilcilerince verilen itiraz dilekçeleri dikkate alınır.

Kaynak: https://emlakkulisi.com

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Hükümete “Bu Binalar Saatli Bomba Gibi. Riskli Yapılar Hiç Beklemeden Yıkılsın” Çağrısında Bulundu

earthquake-1665891_1920.jpg

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği, Kartal’da 21 vatandaşın ölümüne neden olan Yeşilyurt Apartmanı’ndaki çökmenin ardından devlete çağrı yapma kararı aldı. Birlik başkanı Tekin Saraçoğlu, önceki gün yapılan toplantının ardından “Risk derecesi yüksek olan binalar hiç beklemeden boşaltılıp yıkılsın. Güçlendirilmesi mümkün olanlar da güçlendirilsin. Devletin birinci görevi vatandaşının yaşam hakkını korumak. Yoksa bu binalar saatli bomba” dedi. Saraçoğlu, ‘İmar Barışı Yasa Teklifi’ Meclis’e geldiğinde olası riskler konusunda uyardıklarını belirterek, “Şimdi 10 milyonu aşkın kayıt devletin elinde. Yasada ‘Mal sahibinin sorumluluğundadır’ demek devleti kurtarmaz. Çünkü Anayasa’ya göre devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü. Yani vatandaşa rağmen vatandaşın can güvenliğini devlet sağlamak zorunda” uyarısı yaptı.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Türkiye’nin Deprem Haritası 22 Yıl Aradan Sonra Güncellendi

brick-2205882_1920.jpg

Yeni haritaya göre; 46 ilde deprem tehlikesi riski azalırken, 6 ilin ise deprem tehlikesi oranı arttı. Ayrıca eski haritada binaların yüzde 44’ü tehlikeli grupta yer alırken yeni haritada bu oran yüzde 26’ya düştü. 1996 yılında kullanıma sunulan Türkiye’nin deprem bölgeleri haritası AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından Mart 2018’de yenilendi. Yeni harita resmen, 1 Ocak 2019’da yürürlüğe girdi. Yeni harita en güncel deprem kaynak parametreleri, deprem katalogları ile yeni nesil matematiksel modeller dikkate alınarak hazırlandı. Güncellenen harita ile Türkiye’nin en tehlikeli görülen deprem alanı oranı yüzde 42’den yüzde 17’ye indi. Yeni deprem haritasında aralarında Adana, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Kırşehir, Malatya, Muğla, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Van’ın da bulunduğu 46 ilin deprem riski azaldı. Yeni haritada 6 ilin ise deprem riski arttı. Bu iller; Tekirdağ, Aksaray, Karaman, Rize, Erzurum ve Trabzon.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

Türkiye Bilimsel Ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Gebze Yerleşkesindeki Binaların Depreme Dayanıksız Olduğu Ortaya Çıktı

d301313bfce64a55860edb6322249948-480x268.jpg

TÜBİTAK’ın Gebze yerleşkesi içerisinde yer alan lojmanların depreme karşı dayanıksız ve çürük olduğu yetkili bir firmaya yaptırılan incelemeler sonucunda ortaya çıktı. TÜBİTAK’ın Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı’na gönderdiği yazıda “Kullanılan lojmanların depreme karşı dayanıksız olduğu ve ivedilikle boşaltılması gerektiği” belirtildi. TÜBİTAK’ın gönderdiği yazıda “1999 Gölcük ve Düzce depremleri ile bölgede gelmesi beklenen bir deprem durumunda, lojman binalarının ciddi can kaybına sebebiyet vermemesi için, öncelikle oturanların bilgilendirilmesi ve sonrasında ise ivedi olarak boşaltılması uygun bulunmuştur” denilmektedir.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın